Kutu içeceklerin üzerinde, masanızda, mutfak lavabosunda, market arabalarında, cep telefonunuzda, ATM’lerde ve bir restoran menülerinde klozetlerden daha fazla bakteri bulunduğunu biliyor muydunuz? Özellikle genel kullanıma açık alanlarda mikroorganizmaların saldırısı altındayız. Riskleri ortadan kaldırmak için Dezenfeksiyon hizmetini firmamız Haşere Kontrol Hizmetlerinden alın. Siz de dezenfeksiyon programımız hakkında bilgi almak için bizi şimdi arayın.
Kaliteli bir yaşam için sağlıklı ortamın korunarak her türlü hastalık etmeninden arındırılması gerekmektedir. Bu yüzden tercihimiz hijyenik alanlarda yaşamak olmalıdır. Hijyen ise yalnızca içinde bulunduğumuz ortamda temizlik yapmak anlamına gelmez, aynı zamanda ortamı hastalık oluşturabilecek mikroorganizmalardan veya insan sağlığı için tehlikeli olabilecek maddelerden arındırmak demektir.
Hijyen kavramını hayatımızın merkezine yerleştirip,
- Kişisel hijyen
- Gıda hijyeni
- Mutfak hijyeni
- Tuvalet – banyo hijyeni kavramları da yaşamımızın bir parçası haline getirmemiz gerekmektedir. Bu konuda uzmanlaşmalı ve kendimizi hastalık etmenlerinden korumalıyız.
Bir metro istasyonunda soluduğunuz havanın %15’nin insan derisi olduğunu biliyor muydunuz?
Temizleme
Temizleme işlemi cisimler üzerinde bulunan toprak ve organik madde gibi yabancı materyallerin uzaklaştırılması işlemidir. Bu amaçla su ile birlikte deterjan veya enzimatik ürünler kullanılır. Yıkamayı kurutma işlemi izlemelidir; bunun nedeni kuruluğun birçok mikroorganizmanın üremesini önlemesidir. Temizleme işlemi, sterilizasyon ve dezenfeksiyon öncesi mutlaka uygulanmalıdır.
Sanitasyon
Hijyen ve sağlık koşullarının oluşturulması ve devam ettirilmesi anlamında, uygulamalı bir bilim dalıdır. Daha doğrusu çevre koşullarını sağlığa elverişli duruma getirme, sağlıklı yaşam için gerekli önlemleri alma, çevre hijyeni anlamına gelmektedir. Sanitasyon temizlikle eşdeğer tutulmamalıdır. Sanitasyon daha geniş kapsamlıdır. Ev ve fabrika görünümünün iyileştirilmesine, geliştirilmiş atık uzaklaştırma yöntemleriyle çevrenin korunmasına katkıda bulunur.
Sterilizasyon
Cansız maddeler üzerinde bulunan mikroorganizmaların, sporlar dâhil tüm yaşam şekillerinin öldürülmesi işlemidir. Bu işlem, fiziksel veya kimyasal yollarla gerçekleştirilir.
Dezenfeksiyon
Cansız maddeler üzerinde bulunan patojen mikroorganizmaların yok edilmesi işlemidir. Bu işlem, bakteri sporlarına etkisizdir.
Dezenfeksiyon işlemi:
- Kimyasal
- Fiziksel ve
- Mekanik yöntemler ile yapılabilir.
Dezenfeksiyon işleminin başarılı olup olmamasında çok sayıda faktör rol oynar
- Maddenin işlem öncesinde temizlenmesi
- Mikrobiyal kontaminasyonun türü ve miktarı
- Sıcaklık
- PH,
- Dezenfeksiyon için kullanılan kimyasalın konsantrasyonu
- İşlemin süresi gibi faktörler önemlidir.
Sterilizasyon ve dezenfeksiyon arasındaki tek fark dezenfeksiyonun sporlar üzerinde etkisiz olması gibi gözükse de aslında olay biraz daha karmaşıktır. Örneğin, dezenfeksiyon amacıyla kullanılan ve yüksek düzeyde dezenfeksiyon sağlayan bazı maddeler uzun süre uygulandıklarında sporları da öldürebilir.
Dezenfektan
Cansız maddelerdeki patojen mikroorganizmaların üremelerini durdurmak ya da öldürmek amacıyla kullanılan kimyasal maddelerdir. Dezenfeksiyon işleminde kullanılan kimyasallardır.
İdeal bir dezenfektan da bulunması gereken özellikler şunlardır
- Nötral pH’da suda çözünebilen bir ajan olmalıdır.
- Renksiz ve kokusuz olmalıdır.
- Stabil olmalı, herhangi bir pH’da aktif olabilmelidir.
- Tüm mikroorganizmalar üzerinde hızlı ve öldürücü etki sağlayabilmelidir.
- Toksik olmamalıdır.
- Ortamda bulunan organik maddeler aktivitesini etkilememelidir.
- Ucuz ve kullanımı kolay olmalıdır.
- Geniş bir antimikrobiyal (bakteri, virüs, mantar gibi spesifik patojenler) spektruma sahip olmalıdır.
- Organik maddelerden ve diğer kimyasallardan etkilenmemelidir.
- Temizlenir özelliğe sahip olmalıdır.
- Ortamdaki metal ve diğer materyallere zarar vermemelidir.
- Ekonomik olmalıdır.
- Kullanıcıya zarar vermemelidir.
- Kısa sürede etkisini göstermelidir.
- İnsan ve çevre sağlığına zarar vermemelidir.
Dezenfeksiyon işleminden sonra bile ortam tamamen mikroorganizmadan arınmaz. Dezenfektanlar ile dirençli bakteri sporlarının ve yavaş virüsleri (CJD) hepsi yok olmaz.
Bir dezenfektan maddenin etkin olabilmesi için en önemli koşullar, kullanılması gereken yoğunluğun ve etki süresinin iyi bilinmesidir. Ayrıca, bu maddelerin sulandırılmış halde çok uzun süre bekletildiğinde etkinliğinin azalacağı da unutulmamalıdır. Dezenfektanların temizlik amacıyla kullanılması, direnç gelişimi ve yüksek maliyet sorunlarını beraberinde getirir. Dezenfektanları etkin oldukları mikroorganizma türlerine göre yüksek, orta ya da düşük düzeyde dezenfeksiyon sağlarlar.
Germisid
Özellikle patojen mikroorganizmaları yok eden maddelere verilen genel isimdir. Dezenfektan ile arasındaki fark, germisidlerin hem canlı doku hem de cansız maddelere uygulanabilir olmasıdır. Germisidlere en duyarlı mikroorganizma grubu bakterilerdir. Bunu sırasıyla, lipid içeren ya da orta büyüklükteki virüsler, mantarlar, lipid içermeyen veya küçük virüsler, mikobakteri türleri ve bakteri sporları izler. “Sid” eki önüne getirilen mikroorganizma türü, maddenin etkili olduğu mikroorganizmayı tanımlar: Bakterisid, fungisid, virüsid, ve tüberkülosid gibi.
Bir Germisidin aktivitesini etkileyen başlıca faktörler
- Mikroorganizma sayısı ve lokalizasyonu,
- Mikroorganizmanın o germiside karşı doğal direnç durumu,
- Germisidin konsantrasyonu ve potensi,
- Germisidin uygulama süresi,
- Fiziksel ve kimyasal faktörler: Sıcaklık, pH, relatif nem, suyun sertliği,
- Serum, kan, püy gibi organik maddelerin varlığı,
- Mikroorganizmanın mikroçevre koşulları: Ekstrasellüler materyal, biyofilm ve hücreler…
Firmamızın Kullanmış Olduğu Dezenfektanlar Hangi mikroorganizmalara karşı etkilidir?
Orbis Çevre Sağlığı’nın kullanmış olduğu dezenfektanlar, etki şekillerine göre
- Vejetatif bakteriler
- HBV dâhil çoğu virüsler
- Birçok mantarlar
- M.tuberculosis’i
- Bu mikroorganizmaların neden olduğu Kuş gribi
- Domuz gribi gibi hastalıkları önler.
Özellikle günümüzde tüm dünyayı tehdit eden en tehlikeli grip çeşitlerine karşı önlem amaçlı çalışma alanlarının, toplu taşıma araçlarının, sağlık birimlerinin, eğitim alanlarının ve diğer toplu kullanım alanlarının temizliğine ve dezenfeksiyonuna önem verilmelidir.
Dünyadaki En Tehlikeli Grip Çeşitleri
İspanyol Gribi
İspanyol gribi ya da İspanyol nezlesi olarak bilinir. H1N1 virüsünün ölümcül bir alt türünün yol açtığı grip salgınıdır. 1918-1920 ilk olarak ABD’nin New Mexico eyaletinde tespit edilmiştir. İspanyol gribi denmesinin nedeni ise birçok ülke bu durumu saklarken, İspanya medyada konuşan tek ülke olmasından dolayı gribin ismi bu şekilde kalmıştır. İspanyol Gribi, 18 ay içinde 50 ile 100 milyon arası insanın (o dönemde yaşayan nüfusunun %5’i) ölümüne sebep olarak insanlık tarihinde bilinen en büyük salgın olmuştur.
İspanyol Gribinin bir özelliği, zayıf, yaşlı ve çocuklardan çok, sağlıklı genç erişkinleri etkilemiş olmasıdır.
Asya Gribi
Virüsün neden olduğu bulaşıcı bir grip çeşididir. Grip virüsleri; A, B ve C olarak üç ayrı sınıfa ayrılırlar. Asya gribi A sınıfı virüsler neden olur. Bu grip ilk olarak 1957 yılında Çin’ den başlayarak, Uzakdoğuya daha sonra da Avustralya, Amerika ve Avrupaya yayılmıştır. Bu grip salgının da, ABD’de 40 milyon insanın Asya gribine yakalandığı ve 8000 kişinin öldüğü bilinmektedir.
Asya gribi bulaşıcı bir hastalık olup, genelde dört yılda bir salgın olarak ortaya çıkmaktadır. Zamanla virüsün yüzeyindeki protein yapısı değişerek yeni suşlar( soylar ) oluşmakta ve bunlar yeni salgınlara neden olmaktadır. Yani Asya gribinin virüsleri özelliklerini değiştirebilmektedir. Virüsün özelliklerini değiştirmesi bu hastalığa karşı geliştirilen aşının etkisini kısıtlamaktadır.
Domuz Gribi
Bu bulaşıcı gribe A (H1N1) virüsünün neden olduğu bilinmektedir. Domuz gribi, kuş ve insan grip virüslerinin bir karışımı olarak karşımıza çıkmıştır.Bu grip ilk olarak Mart 2009’da Meksika’da insanlar arasında görülmeye başlamıştır. Grip salgını daha sonra hızla dünyaya yayılmıştır. Bunun üzerine Dünya Sağlık Örgütü 11 Haziran 2009’da pandemi (faz 6) alarmı vermiştir. Geçen dönem güney yarı kürede görülen hastalık, kış mevsiminin gelmesiyle birlikte son haftalarda kuzey yarı kürede yayılmaya başlamıştır.
Belirtiler; ateş, öksürük, boğaz ağrısı, vücut ağrısı, baş ağrısı, üşüme hissi ve yorgunluktur. Normalden daha fazla sayıda hasta ishal ve kusma şikâyeti bildirmiştir
Fujian Gribi
H3N2 virüsü olarak biline grip, aslında bilindik bir virüstür. H3N2 virüsü Hong Kong gribi ile aynı özellikleri taşıması nedeni ile büyük endişe yaratmıştır. Fakat bu salgında
Beklenen ve korkulan olmadığı, fakat bulgularını diğer grip virüslerinden biraz daha farklı olduğu gözlemlenmiştir. H3N2 virüsünün de kendi içinde de ayrılan alt gruplarının olması bu endişelerden dünyayı rahatlatmıştır. Dünyadaki salgına bakıldığında, Amerika Teksas’ta H3N2 den 35 ölüm bildirilmiştir. Fakat bu virüs Teksas alt grubu ile anılan bir virüstür.
Hong Kong Gribi
İlk kez Hong Kong’da ortaya çıkmıştır. H3N3 olarak biliniyor ve dünya çapında yaklaşık 1 milyon kişinin yaşamına mal oldu. Asya Gribi sonrasında 1968’lerin başlarında ilk defa Hong Kong’da (H3N2) tespit edilmiştir. 33.800 ölümle bilim insanları tarafından 20. yüzyıl vakaları arasında en hafifi olarak kabul edilir. En hafif olmasının nedenlerinden birincisi Hong Kong virüsünün 1957 ve 1968 yılları arasında dolaşan Asya Gribi virüsüne benzer olması ve bu virüsle gelişen enfeksiyonlar sayesinde toplumda bağışıklık gelişmesi ve benzer virüsün enfeksiyonunun daha hafif geçmesine neden olmasıdır.
Kuş Gribi
Bu bulaşıcı gribe H5N1 ailesinden gelen virüsün neden olduğu bilinmektedir. Kuş gribi, hasta ve hastalıktan ölmüş hayvanlarla yakın temas halindeki insanlara bulaşabilir. Bu hayvanların gözyaşı, burun akıntısı, boğaz akıntısı veya dışkısıyla temas edenler de hastalığa yakalanabilir. Ayrıca bu atıklarla kirlenen yüzeylerle temas etmek ve bu virüsü solunum yoluyla almakla insanlara bulaştırabilir. Virüs insana geçtikten 2-4 gün sonra hastalık ortaya çıkar. Ateş, öksürük, boğaz ağrısı, kas ağrıları başlangıç belirtileridir. Akciğerde ağrı görülür. Bunun sonucunda zatürre, solunum sıkıntısı ve ölüme kadar giden bir takım tablolar oluşabilir. Belirtiler hastalıkla temastan 2 -3 saat ile 3 -4 gün içinde kendini gösterir. Ancak, 7-10 günlük kontrol daha doğru olacaktır. Hücrelere yeterli oksijen gitmediği için vücut morarmaya başlar.
İngiliz Gribi
1989 yılında görülen bu grip hakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır. İngiltere’de ortaya çıkan grip 1 yılda 30 bin kişinin hayatına mal olmuştur.
Firmamızın Dezenfeksiyon Yaptığı Yaşam Alanları
- Sağlık merkezleri.
- Hastaneler.
- Okullar, yurtlar, dershaneler, kreşler vb.
- Alışveriş merkezleri.
- Oteller.
- Ev ve iş ortamları.
- Enfeksiyon riski olan tüm alanlar.
- Su deposu
- Halkın ortak kullanım alanlarının tamamında dezenfeksiyon uygulaması yapılabilir.
Dezenfeksiyon İşleminde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Yaşadığımız alanlarda yapılacak dezenfeksiyon işlemi sizi aylarca korumaz. Uygulama yapılan bölge kullanılmaya başlandığı andan itibaren mikroorganizma faaliyetlerine açık hale gelmiştir.
- Dezenfeksiyon yapılacak alanlardaki tüm eşyaların dezenfekte edilmesi gerekir.
- Dezenfeksiyon uygulaması ile birlikte ortam sıcaklığının yükseltilmesi dezenfeksiyonun yok etme etkisini birkaç kat arttırır.
- Dezenfektan maddelerin mikroorganizmalar üzerinde etkili olabilmesi için belirli bir süre beklenmesi gerekmektedir.
- Ortamda bulunan bazı maddeler dezenfeksiyonun etkisini azaltır.
- Ortam pH’sı ne kadar nötr den uzak olursa dezenfeksiyonun etkisi o denli artar.
Dezenfeksiyon işlemlerinizin başarılı olabilmesi için bu ve buna benzer konulara dikkat edildiğinden emin olun.